Rum Yönetimi Başkanı Nikos Hristodulidis, başkan seçilmesinin ardından yüz günün tamamlanması nedeniyle dün düzenlediği basın toplantısında, yüz günlük dönemde yaptığı icraatlar, geleceğe yönelik planlar ve Kıbrıs sorununa ilişkin açıklamalarda bulundu.
Alithia gazetesi, “Başkan Müzakerelere Crans Montana’da Kaldığımız Yerden Başlamayı İstiyor Ancak Çerçeveyi Kabul Ediyor Maddelerini Reddediyor – Kıbrıslı Türklere Yönelik Tek Taraflı Önlemler” başlıkları altında manşet ve iç sayfalarından geniş yer verdiği haberinde, Rum Yönetimi Başkanı Nikos Hristodulidis’in dün düzenlediği basın toplantısında Kıbrıs sorununa ilişkin yaptığı açıklamalara geniş yer verdi.
Gazete, Hristodulidis’in basın açıklamasında Rum gazetecilerin Kıbrıs sorununa ilişkin yığınla sorusuna maruz kaldığını ancak bu sorulara yanıt vermekten kaçındığını belirterek, verdiği tek net yanıtın ise, “müzakerelerin Crans Montana’da Guterres Çerçevesinde kaldığı yerden yeniden başlamasını istediğini ancak çerçevenin maddelerini kabul etmediği” şeklinde olduğunu aktardı.
Gazeteye göre, “müzakerelerin yeniden başlamasının, Guterres Çerçevesi’nin altı maddesinin ve Kıbrıslı Türklerin tek olumu oy hakkının kabulüyle mi başlayacağı?” şeklindeki soruya Hristodulidis “çerçevede hemfikir olmadığımız konular var” yanıtını verdi.
Rum Dışişleri Bakanı Konstantinos Kombos’un dün yaptığı bir açıklamada “çözüm müzakerelerinin başlama noktasının, 6 Temmuz tarihinde Crans Montana’da Antonio Guterres tarafından verilen yemekte sunulan altı maddelik çerçeve olacağı” şeklinde açıklamasına atıfta bulunulan haberde, Hristodulidis’in ise “dışişleri bakanının çok doğru bir açıklama yaptığı” yanıtını verdiğini aktardı.
Habere göre, Hristodulidis, “Müzakereler 6 Temmuz akşamından 7 Temmuz sabahına sarkan yemekte kaldığımız yerden başlayacak.. Guterres çerçevesinde, seçim öncesi dönemde de değindiğim üzere, hemfikir olmadığımız maddeler var” şeklinde konuştu.
-“Mülkiyette ilk söz hakkı kullanıcıda değil, mal sahibinde olmalı”
Hristodulidis konuşmasının devamında ise şunları söyledi:
“Kıbrıs Rum tarafının yıllardan beridir süregelen tezi, mülkiyette ilk söz hakkının kullanıcıda değil, mal sahibinde olması gerektiğidir. Çerçevede ise, Kıbrıs Rum tarafına iade edilmeyecek bölgelerde ilk söz hakkının kullanıcıda olması gerektiği söyleniyor. Bu yaklaşıma karşıyım. Bu maddeyi kabul eden parlamento üyesi bir parti varsa açıklasın”.
Gazete, Hristodulidis’in Guterres’le yaptığı telefon görüşmesine dair sorulara net yanıtlar vermediğini ve “telefon görüşmesi sırasında ele aldığımız konulardan biriydi” şeklinde konuştuğunu da aktardı.
AB’nin Kıbrıs sorununun çözümündeki rolüne ve Türkiye için bir teşvik gibi mi kullanılacağına ilişkin bir soruya karşılık ise Hristodulidis, “1976 yılında başlayan müzakereler boyunca güvenlik ve garantörlük konusunun ilk kez masaya geldiği 2015-2017 yılları arasında sadece Kıbrıslı Rumlar için değil, hem Kıbrıslı Rumlar, hem de Kıbrıslı Türkler adında çok önemli uzlaşılar sağlanmasının en büyük sebebinin ise AB’nin müzakere masasında bulunması olduğu” iddiasında bulundu.
Hristodulidis, “AB’nin müzakerelere etkin katılımı önerisini yapmalarının ve bunda ısrar etmelerinin sebebinin de bu olduğunu” belirterek, “AB’ye ilişkin önerilerinin BM’nin yerini almadığını” savundu.
Hristodulidis, AB nezdinde yapılan girişimler konusunda BM Genel Sekreterine, yaptığı telefon görüşmesinde bilgi aktardığını ve BM Genel Sekreterinin de AB’nin gelmesinin ve destek verici şekilde çalışmasının önemini anladığını öne sürdü.
“Türkiye’nin yanıt vermesi durumunda AB’nin Türkiye’ye teşvik olabilecek unsurlara sahip olduğunu” ifade eden Hristodulidis, “BM, bu tür teşviklere sahip değil” vurgusu yaptı.
Hristodulidis ayrıca, müzakerelerin ise her türlü şekliyle BM şemsiyesi altında yeniden başlaması gerektiğini, BM’nin Kıbrıs Rum tarafının güvencesi olduğunu ve Kıbrıs sorununun BM dışına çıkmasını isteyebilecek son taraf olduklarını savundu.