Aşklarına Anlam Veremediğimiz 5 Popüler Film Çifti

Harry Potter

Bazı popüler film çiftleri, romantizmle bizi büyüleyenler bile, aslında hiçbir anlam ifade etmiyor…

Pek çok popüler film çiftinin aşkı, gerçek anlamda üstüne düşündüğümüzde hiçbir anlam ifade etmiyor. Genellikle Romeo ve Juliet’ten ilham alan, “zıt kutuplar birbirini çeker” mantığındaki aşk hikayeleri onlarca yıldır beyaz perdeye geliyor ve yetenekli yönetmenlerin ellerinden çıkan hikayelerde, gerçek hayatta asla başarılı olamayacağını bildiğimiz romantik ilişkiler bizleri büyüleyebiliyor.

Bazı durumlardaysa, çiftimizin aşkının mantıksızlığı filmi izlerken bile rahatsız edecek kadar görünür oluyor. Aşkta mantık ya da anlam aramak ne kadar doğru tartışılır, ama bu 5 film çiftinin aşkı, onları ne kadar seversek sevelim, bize biraz anlamsız geliyor…

İşte aşklarına anlam veremediğimiz 5 film çifti…

Twilight: Bella & Edward
.

Alacakaranlık serisinin imkansız çifti Bella Swan (Kristen Stewart) ve Edward Cullen (Robert Pattinson), kabul edelim ki tuhaf bir ikiliydi. Bella, önünde tüm hayatı uzanan bir gençti ve Edward, ölümsüz vampirlerden oluşan bir toplulukta yaşayan 104 yaşında bir vampirdi. Başlangıçta Bella’ya kanının karşı konulamaz kokusu nedeniyle çekildi, açıkça onun kanını emmek istiyordu. Zihin okuma yeteneğini Bella üstünde kullanamaması da ona ilgi duymasının nedenlerinden biriydi ama sonuçta ondan uzak durması gerektiğini biliyordu. Ne yazık ki sınırları çizme konusunda yeterince erken davranamadı. Bella, Edward’la hiç ilişki kurmasaydı daha mutlu ve huzurlu bir hayat yaşayabilirdi. Edward gibi “yaşayabilmek” için hayatından vazgeçmeye bu kadar istekli olması şaşırtıcı.

Grease: Sandy & Danny
.

Grease’te Danny (John Travolta) ve Sandy (Olivia Newton-John), tatlı bir yaz kaçamağı yaşadılar, ancak Rydell Lisesi’nde yeniden bir araya geldiklerinde, iki farklı dünyadan oldukları anlaşıldı. Sandy, havalı görünmek için arkadaşlarının önünde onu tanımıyormuş gibi yaptığı anda Danny’den ayrılmalıydı. Bunun yerine, birlikte olmak isteyeceğini düşündüğü biri olmak için tüm kimliğini bir kenara attı. Filmdeki pek çok işaret, ikisinin gelecekte asla başarılı olamayacağını ve Sandy’nin Tom Chisum ile daha iyi bir ilişki yaşayacağını gösteriyor.

Rocky: Rocky & Adrian
.

Rocky (Sylvester Stallone) ve Adrian’ın (Talia Shire) ilişkisi, seri devam ettikçe, özellikle de Rocky’nin karısının vefatının ardından onu gerçekten ne kadar sevdiğinin anlaşılmasıyla daha anlamlı hale geldi. Ancak, ilişkilerinin başlangıcı pek anlaşılır değil. Hiçbir ortak noktaları yok ve Adrian, Rocky sürekli peşinden koşmasına rağmen onunla ilgilenmiyordu bile. Adrian, boksun yani Rocky’nin hayattaki en büyük tutkusunun amacını anlamıyordu ve bu spora karşı olduğunu ifade ettikten sonra bile, Rocky hala onunla birlikte olmak istiyordu.

Harry Potter: Harry & Ginny
.
Harry (Daniel Radcliffe) ve Ginny’nin (Bonnie Wright) ilişkisi kitaplarda biraz daha iyi işleniyor ama Harry Potter filmlerinde aralarında gerçek hiçbir bağ yok gibi görünüyor. Seri boyunca onları çok az birlikte görüyoruz ve aralarında var olan bir kimyadan söz etmemiz pek mümkün değil. Hikayelerinin temelleri olmadığı için serinin sonunda evlenmiş, hatta çocuk sahibi olmuş olmaları da aceleye getirilmiş gibi görünüyor.
Titanic: Jack & Rose
.

Tüm zamanların en büyük aşk hikayelerinden biri olarak bilinen Jack (Leonardo DiCaprio) ve Rose’un (Kate Winslet) üç günlük Titanik aşkı aslında düşününce pek mantıklı değil. Jack, Rose’un sefil ilişkisinden ve kapalı yaşam tarzından kaçışıydı. Onun tasasız ve maceracı yaşam tarzından etkilendiği açık ancak ona gerçekten aşık olduğuna inanmak zor. Jack ise kendisinden çok yüksek bir yaşam standardına sahip olan Rose’un şımarık bir velet olduğunu düşündüğünü açıkça ifade ediyor. Onu Rose’a çeken şey – kendi hayatını feda edecek kadar – tam olarak neydi bilemiyoruz. James Cameron, Titanic ile ilgi uyandıran bir aşk hikayesi yarattı, ancak üç gün süren bu macera trajik bir sonla bitmek yerine bir ilişkiye evrilseydi Jack ve Rose farklılıklarının üstesinden gelebilir miydi, açıkçası emin değiliz…

Bir yorum yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak