CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, “AB’nin yolu Selahattin Demirtaş’tan, Emine Şenyaşar’dan, tweet attı diye gözaltına alınan gencecik çocuklardan geçiyor. Sen bunların gereğini yapacağını, bu millete söz verdin mi?” dedi. Kılıçdaroğlu, partisinin TBMM Grup Toplantısı’nda yaptığı konuşmada, vatandaşların zor durumda olduğunu ve “Neden sesiniz daha gür çıkmıyor?” diye kendilerine sitem edildiğini bildiklerini belirterek, “Biz sesimizi çıkaracağız ama 25 milyonu arttırmak kaydıyla” ifadesini kullandı.
“İktidara asıl oy verenlerin bir ders vermesi lazım”
AK Parti’ye oy verenleri ziyaret ederek konuşmaları gerektiğini söyleyen Kılıçdaroğlu, “Vatan sadece benim değil, hepimizin vatanı. Sıkıntıyı sadece ben değil, hepimiz çekiyoruz. Tarihin bize yüklediği bir sorumluluk var. Benim sıkıntım varsa benden daha zor durumda olan vatandaşımın da sıkıntısı var. Sıkıntıyı bile bile, kendisine verilen sözlere kanarak, biz size çok güzel bir Türkiye armağan edeceğiz diye yola çıkıp bugün soykırım ekonomisi uygulayan siyasal iktidara, asıl oy verenlerin bir ders vermesi lazım. Bunu bekliyoruz” diye konuştu. Karadeniz Bölgesi’nde yaşanan sel felaketi nedeniyle geçmiş olsun dileklerini ileten Kılıçdaroğlu, iklim değişikliğiyle beraber bu tür afetlerin devam edeceğinin anlaşıldığını belirtti. Kılıçdaroğlu, Ankara, İstanbul, İzmir ve Eskişehir Büyükşehir Belediyelerince bölgeye gönderdikleri yardımlarla yaraların sarılması için kısmen de olsa gereken çabayı gösterdiklerini dile getirdi.
“Ne zaman ki sığınmacılar Avrupa’ya gitti…”
Kemal Kılıçdaroğlu, Srebrenitsa Soykırımı’nın üzerinden 28 yıl geçtiğini anımsatarak, yıllar önce Avrupa’nın göbeğinde binlerce insanın katledildiğini ve Avrupa’nın uzun süre yaşananları seyretmekle yetindiğini vurguladı. Avrupa’nın etik değerlerinin sorgulanması gerektiğini belirten Kılıçdaroğlu, “Batı uygarlığı diyoruz. Bu uygarlık ayrı, başımızın üstünde yeri var ama haksızlık karşısında susan uygarlığı kabul etmiyoruz. Suriye’de kan gövdeyi götürürken, büyük insanlık dramları yaşanırken seslerini çıkarmıyorlardı. Ne zaman ki sığınmacılar Avrupa’ya gittiler, bağırmaya başladılar; vay bunlar buraya niye geliyor diye. Sen daha önceden Suriye’de yaşanan dramı sonlandırmak için neden elinden geleni yapmadın? Senin elinden tutan mı var?” değerlendirmesinde bulundu. Srebrenitsa Soykırımı’nın acısının unutulmayacağını vurgulayan Kılıçdaroğlu, “Bunun acısı unutulacak türden değildir. Türkiye’nin bunu resmileştirmesi lazım. Bir soykırım olarak parlamentoya getirip bunu parlamentodan geçirmesi gerekiyor. Madem bir soykırım var ve bunu artık Sırplar da biliyorlar ve itiraf ediyorlar, o zaman Türkiye’nin bu konuda biraz daha cesur olması lazım” görüşünü paylaştı. Kılıçdaroğlu, Türkiye İşçi Partisi Hatay Milletvekili Can Atalay’ın halen cezaevinde bulunduğunu, gazeteci Merdan Yanardağ’ın da hakkında bir mahkumiyet kararı olmamasına karşın cezaevinde olduğunu hatırlattı. Kemal Kılıçdaroğlu, “Bunlar aslında hepimizin bildiği, demokrasisi gelişmemiş ya da antidemokratik bir ülkede karşılaştığımız olaylardır. Ama bu olaylar bizi yıldırmayacak. Tam tersine bu ülkeye demokrasiyi getirmek için hep birlikte mücadelemizi sürdüreceğiz” sözlerini sarf etti.
“Diyarbakır Anneleri ne ise Cumartesi Anneleri de odur”
CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, Türkiye’nin, terör örgütü mensuplarını koruduğu ve destek verdiği gerekçesiyle İsveç’in NATO’ya üyeliğine karşı çıktığını, ancak Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, ABD Başkanı Joe Biden ile telefon görüşmesinden sonra bu kararını değiştirdiğini öne sürdü. İsveç’in, Türkiye’nin istediklerini yapmadığını ve hala teröristleri koruduğunu anlatan Kılıçdaroğlu, “Sen dün hayır diyordun, bugün neden evet diyorsun? Kullanılan cümle şu; İsveç bize AB’de destek verecek. Dünyadan haberi yok. Orası NATO kardeşim, AB değil. İkisi ayrı. AB’deki toplantılara seni yıllardır davet etmiyorlar. Şu geldiğimiz hale bak. Yalan üzerine dış politika oluşturuyorsunuz. Bu, kabul edilebilecek bir şey değil” dedi.
Türkiye’nin, AB’nin demokratik standartlarını yerine getirmediği sürece AB’ye giremeyeceğini savunan Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti: “84 milyona, kendi ülkene demokrasiyi getiriyor musun? Getirirsen tamam. Demokrasinin, yani AB’nin yolu, Can Atalay, Osman Kavala, Merdan Yanardağ, Mücella Yapıcı, Tayfun Kahraman, Hakan Altınay’dan geçiyor. Sen bunları içeri tıktın. Bunları serbest bırakacak mısın? O zaman kim seni AB’ye alacak? Yine AB’nin yolu Selahattin Demirtaş’tan, Emine Şenyaşar’dan, ‘tweet attı’ diye gözaltına alınan gencecik çocuklardan geçiyor. Sen bunların gereğini yapacağını, bu millete söz verdin mi? AB’nin yolu, Diyarbakır’da tutuklu gazetecilerden, Galatasaray Meydanı’nda evladının, annesinin, babasının, çocuğunun hakkını arayan Cumartesi Anneleri’nden geçiyor. Sen bunların haklarını teslim edecek misin? Devletsin. Bu annelerin çocuklarını katledenleri yakalayıp adalete teslim edecek misin? Cumartesi Anneleri’nin yolunu hepimiz gözlemek zorundayız. Hiç kimse böyle bir felaketle karşılaşmak istemez. Hangi anne ister? Benim gözümde Diyarbakır Anneleri ne ise Cumartesi Anneleri de odur. Anneler annedir. Bütün annelerin, başımın üstünde yeri vardır.”
“Körfez ülkelerine gittiler, para dileniyorlar”
AK Parti’nin ülkeyi adaletle yönetemediğini savunan Kılıçdaroğlu, cumhuriyet döneminde kurulan iki binin üzerindeki fabrikanın ve bankaların satıldığını, buradan gelen paraların hesabının hala verilmediğini iddia etti. Türkiye’nin borç batağına sürüklendiğini öne süren Kılıçdaroğlu, “Satıyorsunuz, dünyanın parasını alıyorsunuz ayrıca yine borçlanıyorsunuz, Türkiye’yi borç batağının içine sürüklüyorsunuz. Sonra da Düyun-u Umumiye kabinesi kuruyorsunuz. Borçlarını ödemek için ne yapacağını yine borç verenler söylüyorlar; şunu Hazine ve Maliye Bakanı, Merkez Bankası Başkanı yapacaksın diye. Şimdi satacak bir şey kalmadı. THY var, Turkcell var, bunları pazarlamaya çalışıyorlar. Körfez ülkelerine gittiler, para dileniyorlar.” diye konuştu.