HP Genel Başkanı Kudret Özersay, Türkiye’deki Diyanet-Sen Başkanının KKTC’deki laiklik uygulamalarını zulüm olarak nitelemesine tepki gösterdi. Özersay, “Laiklik zulüm değil çağdaşlıktır, özgürlüklerin güvencesidir” dedi.
Özersay, “Laiklik zulüm değil medeniyettir, başta din ve vicdan hürriyeti olmak üzere tüm özgürlüklerin de güvencesidir. Herkes tabi ki herkes kendi çocuğuna dinini inancını ve ibadetini öğretmek isteyebilir ancak bu bir eğitim faaliyeti olduğu için Eğitim Bakanlığı’nın izni ve denetimi altında yapılabilir ki bu hak da Anayasamızda güvence altına alınmıştır. Öte yandan Kimsenin Kıbrıs Türk halkının laikliğe dönük hassasiyetini bir dinsizlik olarak gösterme hakkı yoktur. Biz Kıbrıslı Türkler olmasaydık, kendimize has bu kimliğimiz ve Türkiye’nin de desteğiyle verdiğimiz mücadele olmasaydı bu topraklarda bugün ne Türklük kalırdı ne de ezan sesi. Biz bunu laiklik ve çağdaş değerleri içselleştirerek başardık” ifadelerini kullandı.
“EĞİTİM BAKANLIĞI KAMUOYUNA BİLGİ VERMELİDR”
Özersay açıklamasında KKTC Milli Eğitim Bakanlığı’na da çağrıda bulunarak “Eğitim Bakanlığının din eğitimi verilen kursları hangi kriterler çerçevesinde izinlendirdiğini ve bu kursların verdiği izinlere uygun olarak yapılıp yapılmadığını ne oranda denetlediğini kamuoyu ile paylaşmaya davet ediyoruz” ifadelerini kullandı. Bir süre önce KKTC mahkemeleri tarafından alınan karar çerçevesinde Eğitim Bakanlığı ile Din İşleri Dairesi arasında yapılan protokole göre izinlerin bu kurslara katılacak çocukların yaşlarını, verilecek eğitimin şeklini ve diğer ilgili şartları dikkate alınarak verilip verilmediğini de soran HP lideri Özersay “asıl önemli olan bu türden kursların kağıt üzerinde denetlenmesi değil bu konulardan, pedagojiden, çocukların psikolojisinden ve verilen eğitimi dilinden anlayan liyakatli kişilerce sahada fiilen denetlemeler yapmasıdır. Bu açılardan Eğitim Bakanlığı kamuoyunu bilgilendirmelidir çünkü Kıbrıs Türk Halkı bu konularda haklı olarak hassastır” dedi.
Daha önce KKTC mahkemelerinin aldığı kararın da Türkiye kamuoyuna yanlış yansıtıldığına ve bu şekilde iki ülke arasındaki ilişkilerin zehirlenmeye çalışıldığına dikkat çeken Kudret Özersay “oysa o tarihte de vurguladığımız üzere mahkemelerimiz bu kursların nasıl yapılabileceğinin temel çerçevesini çizen bir karar almıştır. Yani Anayasamızda dini eğitim değil ancak din eğitimi, insanların dinlerini öğrenmeleri bir hak olarak koruma altındadır, aynen din ve vicdan hürriyeti koruma altında olduğu gibi. Ancak bu bir eğitim faaliyeti olduğu için bunu her isteyenin kafasına göre yapması ya da bunun sadece Din İşleri Dairesi’ne bırakılması söz konusu olamaz demiştir Mahkeme. Bu bir eğitim faaliyeti olduğu için pedagojik kurallar çerçevesinde Eğitim Bakanlığı’nın bu durumu incelemesi, izinlendirmeyi sadece şartları yerine getirenlere yapması ve ertesinde de bunu denetlemesi esas olmalıdır. Bir yerleşim yerinde küçücük çocuklara bu türden bir kurs düzenleniyorsa bu kursun tabi ki izinli olması ve Eğitim Bakanlığı tarafından denetlenmesi gerekir” ifadelerini kullandı.