bimanset
Avukat Murat Metin Hakkı, konunun ciddiyetinin halk ve idareciler nezdinde iyice algılanması ve ona göre işlem yapılması gerektiğine dikkat çekerek, süreci anlattı. Hakkı, “Ülkemizin ekonomisini baltalamaya çalışan sürecin panzehiri Taşınmaz Mal Komisyonu’dur” dedi.
Mal mülk konusunda Rumların 1974’ten sonra ilk kez bireysel bazda 1989 tarihinde bir süreç başlattığını ifade eden Hakkı, Bu davanın 1996’da Türkiye aleyhinde bir karara bağlandığını hatırlattı.
1998 tarihinde ise tazminatın miktarının belli olduğunu söyleyen Hakkı, “Bu kararın 85 Anayasası’nın yürürlüğe girmesiyle birlikte oluşan mülkiyet rejimini uluslararası hukuka aykırı buldu ve malın iadesini talep etti. Annan Planı’nın konuşulduğu döneme kadar da Türkiye’ye karşı Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin nezdinde bin 500 dava dosyalandı” dedi.
2003 senesinde ilk kez Mal Tazmin Komisyonu ismiyle anılan bir yapı oluşturulduğunu dile getiren Hakkı, 2005 yılında Arestis Davası karara bağlanırken ,Tazmin Komisyon oluşumunun yetersiz bulunduğunu belirtti.
Hakkı, 2022 tarihinden beri emlak sektöründe oluşan balonun sönmesi, ekonomiye zarar verilmesi ve psikolojik olarak olumsuz bir hava yaratılması için Rum makamlarının bu tür bir girişimde bulunacağını beklediğini kaydetti.
Hakkı, “Maalesef piyango bu kıymetli meslektaşım Kürşat’a denk geldi. Yılbaşı itibarıyla da belli bir süreç başladı” dedi.
Akan Kürşat meselesinde hukuki danışmanlık hizmeti olduğuna da değinen Hakkı, sınırlı sayıda durumlarda iadenin önüne geçilebildiğini ifade etti.
Avukat Metin Hakkı, sınırlı sayıda kişi aleyhinde sürecin ileri götürülebileceğini kaydederek bunun ciddi bir risk olduğunu söyledi.
Her türlü sonuca hazırlanmak gerektiğini kaydeden Hakkı, “Ama felaket tellallığı da yapmamak lazım. Ülkemizin ekonomisini baltalamaya çalışan sürecin panzehiri taşınmaz mal komisyonudur” dedi.
