UBP Milletvekili ve Genel Başkan Adayı Hasan Taçoy’un siyasi gündeme ilişkin yazılı bir açıklama yaptı.
Hasan Taçoy’un tam açıklaması şöyle:
“Sevgili Ulusal Birlik Partili dostlarım, abilerim, kardeşlerim,
Basında, sosyal medyada ve muhalefetin dilinde dolaşan skandallar, rüşvetler, iş bilmezlik ve düşüncesizlik gün gibi ortada dururken bizleri muhalefet ağzı ile konuşuyoruz diye suçlayanlara karşı biz de sessiz kalacak değiliz. Düşmüş olduğu komik durum ortadadır ve partimize büyük zararlar vermektedir.
Daha önceki girmiş olduğu kurultayda 500 oy bile alamayan, bir dönemliğine abilik yapmak için getirilmiş bir siyasi karakterin, abilik süresi bitmiş olmasına rağmen, hem kendisini hem de partisini düşürdüğü durumu kamuoyu iyi bilmektedir.
Abilik kalkanı arkasına sığınıp yaptırdıklarınızla bugün bu makamları meşgul etmektesiniz.
Bizler bu partinin her bireyi ile neredeyse parti kuruluşundan beridir kardeş ilişkileri içerisindeyiz. Sizlerin yaptığı gibi üyeleri ötekileştirip tehditler yağdırarak başkanlık koltuğuna talip olmuyoruz. Bizim hedefimiz sizin bozmuş olduğunuz parti yapısını ve yönetimini, tabanımızın birlikteliğiyle yeniden inşa etmektir. Partimizi hak ettiği yere çıkarmak için yola çıktık. Sizin parti içindeki yönetim tarzınızın yarattığı sorunları tüm Ulusal Birlik Partililer bilmektedir.
Ulusal Birlik Partililer, basında ve sosyal medyada sürekli dönen sizin de içine yer aldığınız, skandallardan utanç duymaktadır. Demokratik bir ülkede olsa istifayla sonuçlanacak bu skandalların, yüzünüzü bile kızartmaması sizlerin nasıl bir yapıda olduğunuzu, örf ve adetlerimize ne kadar saygı gösterdiğinizi ortaya koymaktadır.
Ayrıca parti içi demokrasiden bahsedebilmek için önce demokrasiye saygı duymanız gerekmektedir. Yalvar yakar partinin iki önemli değerini adaylıktan acemice çektirtmek sizin demokrasi anlayışınızı net bir şekilde ortaya koymaktadır.
Adaylıktan vazgeçenlerin kararına saygılıyız. Eminim yönetimden duydukları rahatsızlık nedeniyle adaylıklarını duyurmuşlar ama fiiliyata sokmamışlardır. Partililerimiz, ama özellikle KKTC halkı neyin ne olduğunu, hükümete olan güven ve yarınlara karşı duyulan umutsuzluğun ve her geçen gün büyüyen öfkenin, devletimize ve partiye büyük zararı olacağının farkındadır.
Bundan bir tek rahatsız olmayan gündeminin başka şeyler olduğuna inandığımız Sayın Başbakandır!!
Partimizin ve ülkemizin ihtiyaç duyduğu istikrar sizin skandallarınızın istikrarı değil doğru yönetilen bir Ulusal Birlik Partisi’nin istikrarıdır. Partiyi ve partilileri daha fazla utanca itmeye, sosyal medya ve medya mecralarında daha fazla zora sokmaya kimsenin hakkı yoktur.
Bizler, önümüzdeki iki yıl içerisinde üç önemli seçim varken partimizi toparlama ve tüm seçimleri kazanma yolunda tüm ekiplerimiz ve parti üyelerimizle yola koyulduk.
Hiçbir makam partimizden önemli değilse; Partimizi ve ülkeyi getirmiş olduğunuz durumdan dolayı özür dileyiniz, size verilmiş olan görevin bittiğini kabul ederek partimizin önünü açınız.
Yapılan açıklamaları okumasını kendisine özellikle tavsiye etmekteyiz.
Belli ki bizzat kendisi okumamış, kendisine anlatılmıştır.
Ve yine bu “anlatanlar” tarafından kaleme alınan açıklamasında, bizlerin kullanmadığı sözcüklere atıfta bulunulmuş, “hakaretler” diye yanıltıcı ifadeler kullanılmıştır.
Buradaki niyet bellidir.
Eski moda korkutma taktikleri ile aslında hedef bizler değil, UBP tabanıdır.
Baskı, korkutma yöntemi ile bütün bürokratlar, parti yöneticileri ile birlikte partililerimizin tehdit altında olduğunu herkes iyi bilmektedir.
Hatta vekillerimiz ve bakanlarımız da zorunlu açıklama yapılması için baskı altındadırlar.
Partinin üyelerine sünnetçi korkusu vermek, “benden sonra tufan” edebiyatı yapmak en hafif tabiriyle gülünçtür.
Gelsin bu ve tüm diğer konuları karşılıklı bir şekilde ve herhangi bir zaman kısıtlaması olmadan, kendisinin dilediği bir kanalda ve yine kendisinin de onaylayacağı bir moderatör karşısında konuşalım.
Halkın karşısına çıkalım.
Herkes neyin ne olduğunu, kimin ne olduğunu tüm çıplaklığıyla görsün.
Belgelerle konuşalım.
Yoksa böyle “ofis çıkışlı” açıklamaların arkasına sığınmaya devam mı edecek? En azından bunu halkımıza açıklasın…”