Avukat ve İnsan Hakları Komitesi Başkanı Aslı Murat, geçtiğimiz hafta yaşanan uyuşturucu olayı sonrası hükümeti sert bir dille eleştirdi.
Murat, uyuşturucu kullanımının toplumda yarattığı ciddi etkiler ve hükümetin bu konudaki yetersizliğine dikkat çekti.
“Geçtiğimiz hafta yaşanan olaylar, uyuşturucu kullanımının ne kadar büyük bir kriz haline geldiğini bir kez daha gözler önüne serdi. Bu olaylar, sadece buz dağının görünen yüzü. Psikiyatristlerin belirttiği gibi, metamfetamin gibi ciddi psikozlara neden olan maddeler piyasada egemenlik kurmuş durumda. 2020 yılında dönemin sağlık bakanı AMATEM’in 1 yıl içinde açılacağını söylemişti, ama üzerinden 4 yıl geçmesine rağmen AMATEM hala hizmete girmedi. Barış, Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi’ndeki psikiyatristler bu hizmeti kendi imkanlarıyla sağlamaya çalışıyor, ancak devlet sürekli engeller çıkarıyor” dedi.
Murat, uyuşturucu bağımlılığıyla mücadelede ciddi eksiklikler olduğuna da işaret etti, “Denetimli Serbestlik Yasası kapsamında bağımlılara tedavi olma şartıyla serbestlik hakkı tanınıyor. Ancak bu süreçte kullanılacak test kitlerinin temin edilememesi nedeniyle bu mekanizma işleyemiyor. İdrar ve kan testleri yapılmıyor, dolayısıyla mahkeme kararları uygulanamıyor” şeklinde konuştu.
Bağımlılıkla mücadelede cezalandırmanın yeterli olmadığını ve tedavi edilemeyen bağımlıların cezaevinde de bu süreci sağlıklı bir şekilde tamamlayamadığını belirten Murat, hükümeti somut adımlar atmaya çağırdı.
Murat, “Uyuşturucu kullanımını engelleyici hiçbir somut adım atmadan sadece küçük tacirleri hapsetmek ve rehabilite edilmesi gereken bağımlıları toplumdan uzaklaştırmak sorunu çözmüyor” diye konuştu.
Murat, ayrıca şu soruları gündeme getirdi:
AMATEM neden hala hizmete başlamadı?
Denetimli serbestlik hakkını kullanan kişilerin takip, tedavi ve rehabilitasyon süreçlerinde kullanılan kitler neden temin edilmiyor?
Yıllardır Meclis’in tozlu raflarında bekleyen Fasıl 252 Akıl Hastaları Yasası taslağı, bağımlılıkla mücadeleyi de içerecek şekilde neden yasalaştırılmıyor?
Uyuşturucu kullanımını engellemenin temel yöntemi olan bilgilendirici dersler neden müfredata dahil edilmiyor?